İş geldi “soğanın cücüğüne” kadar dayandı. Ne alaka diyeceksiniz de “soğanla Togg karşılaştırması” yapılmaya başlanınca aklıma Don Kişot’un yel değirmenlerine karşı savaşı geldi. Alakasız bir konu işte… Demiş ya halasını ziyarete giden genç; “hala hala horozun yumurtluyor mu?” halası şaşırmış şöyle demiş; “Oğlum hiç horoz yumurtlar mı?” Delikanlı da, “Hala maksat laf olsun!” cevabını vermiş…
Birileri, “hayat pahalı, pazara çıkamıyoruz, Pazar fiyatları el yakıyor, ete süte el süremiyoruz” deyince karşı taraftan bir ses, “Togg yaptık, İHA ve SİHA’ların konuşlanacağı TCG Anadolu Uçak gemisi yaptık, Kızılelma yaptık, İMECE, Marmaray, metrolar yaptık” cevabını yapıştırıyor. Hatta bir de üstenci bakış açısıyla gözünüze dizinize dursun der gibi, “Biz Togg, İmece, Kızılelma diyoruz onlar soğan diyor” diye konuşuyorlar.
İşin aslına bakarsanız hiç kimse “Ne Togg’a, ne Kızılelma’ya, ne İmece’ye ne TCG Anadolu’ya” karşı değil ki. Elbette ülkenin savunması önemli, yerli ve milli savunma sanayinin gelişmesine kimsenin itirazı da yok olamaz da. Birkaç çatlak ses dışında yapılanlar ortak değerimiz, övünebilecek eserlerimizdir.
Bunların yapılmasında öyle övünülecek bir taraf da yok. Takdir beklenebilir. Bu ülkenin ve milletin var olan potansiyelinin ortaya çıkarılması önemlidir ancak bunca yıldır bu millet size bunları ortaya çıkarın, yapın diye yetki verdi.
Ancak iş dönüp dolaşıp “soğanın cücüğüne” gelince üstenci bir yaklaşımla “nankörler” der gibi karşı mahalleye sallarsanız, soğan, patates üreticisini hasat yaptıktan sonra elinde ürünü depoladığı için “hain” sınıfına sokmaya kalkarsanız yanıldığınızı sandıkta anlarsınız. Soğan, hele cücüğü öyle ihmal edilecek bir şey değildir. Çünkü mutfakta kaynayan aş soğansız olmaz, soğan olmazsa vatandaşın ağzının tadı kaçar mutsuzluk olur. Siz mutsuzluğun, ağız tadının kaçmasının ne demek olduğunun farkında mısınız?
Eskiden sadece petrol ürünlerindeki dışa bağımlılıktan söz edilirdi. Son 21 yılda tarım ürünleri dahil et ve süt ürünlerinde bile dışa bağımlı hale geldiysek, “lale devri”nin sonuna gelmişiz demektir. İşte bu noktada soğanında bir milli güvenlik meselesi olduğu gerçeğini kabullenmek zor. Üretmez veya üretemezseniz soğan bile milli güvenlik meselesi haline dönüşür.
Yapılanlar üzerinden yapılmayanları ihmal ederek toplumu ötekileştirmenin faturası ağır olur. Eğer çalışanların yüzde 50’sinden fazlası asgari ücret ve biraz üzerine mahkum edilmişse, toplam nüfusun 15 milyona yakın kısmı geçimini sosyal yardımlar ile sağlar hale gelmişse, emekli asgari ücretin altında parayla geçim savaşı veriyorsa, bütün bunlar olurken “yola çıktıklarınızı bırakıp yolda bulduklarınızla” yola devam ediyorsanız, “biz nerede hata yaptık” diye düşünmeli değil misiniz?
Vatandaşın sorunları karşısında,“Biz Togg diyoruz onlar soğan diyor” diye bakıyorsanız sözün bittiği yere gelmişsiniz demektir. Ülkenin ve milletin varlık ve bekası çok ama çok önemlidir. Ancak sakın “soğanın cücüğüne de “ ihmal etmeyin. İşi “Togg ittifakı, soğan ittifakına karşı” dayatmasına getirmeyin. Eğer böyle yaparsanız fena yanılırsınız. Yanıldığınızda da iş işten çoktan geçmiş olur.