Papatya falı açanlar için mevsim başladı. Yılın ikinci yarısı için emekli ne kadar maaş artışı alacak bunun falları açılmaya başlandı. Ekonomik veriler ve Eylül ayındaki enflasyon rakamlarına bakılırsa emekliye müjde(!) diye takdim edilen maaş artışları tam anlamıyla hayal kırıklığına dönüşecek. Gücü sadece emeklilere ve asgari ücretlilere yeten bir ekonomi yönetiminin “Sıkı para politikası” sebebiyle hayatta kalma mücadelesi veren kesimler için 2026 emin olun 2025’den çok daha fazla zor geçecek.

Temel gıdaya bile ulaşımda zorlanan kesimleri daha da zor günler bekliyor. Et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünlerine ulaşımda ekmeklerine katık edecek proteinleri bulmakta zorlanan başta emekliler olmak üzere dar ve sabit gelirli kesim karbonhidratlı beslenmeye bile (Yani ekmek ve unlu mamuller) ulaşmakta gerçekten zorlanacak.

Açıklanan enflasyon oranlarına baktığımızda 22 Bin 104 liralık asgari ücretin yılbaşından bugüne 7 bin lira daha alım gücünün azaldığı hesaplanmış. Bugünkü hesaplamalar ile asgari ücretin 29 bin liraya yükseleceğini söylemek hayal ötesi bir durum. Zaten asgari ücretle ilgili rakamlar şimdiden telaffuz edilerek bir kamuoyu beklentisi oluşturulmaya çalışılıyor. Deniliyor ki “Tahmini asgari ücret 25-26 bin lira bandında olacak!” Yani asgari ücretli biraz daha fakirleşecek. Bu şartlarda emekli için çok fazla bir şey değişir mi? Sanmıyorum.

Zaten doğalgaz zammı Temmuz ayında Haziran ayı enflasyonu açıklandıktan hemen sonra yapılmadı mı? Bu zamların Temmuz da yapılmasının gerekçesi TÜİK tarafından hesaplanan enflasyona yansıdığı takdirde bunun maaş artışlarına yansıtılmasının zorunlu olması değil mi? Temmuz ayında kullanımın dipte olduğu dönemde vatandaş bu zamları daha hissedeceği için böyle bir politik adım atılmadı mı?

Şimdi ekonomistlerin yaptığı hesaba göre, “Eylül ayı verileriyle birlikte SSK ve Bağ-Kur emeklileri de şimdiden yüzde 7,5 oranında zammı hak etti. Merkez Bankası’nın yüzde 29 enflasyon tahmininin gerçekleşmesi halinde SSK ve Bağ-Kur emeklileri yüzde 10,56, yüzde 30 olarak gerçekleşmesi durumunda ise yüzde 11,42 oranında zam alacaklar.” Ne dersiniz? “Bozdur bozdur harca mı?” Yoksa “Yemede yanında yat mı?”

Sahi dikkatinizi çekiyor mu bilmem. Benim dikkatimi çekiyor. Mevzu bahis ekonomi olunca siyasetin gündemini dikkatle takip ettiğimizde hiç öyle dikkat çeken bir konuşmaya rastlayamıyorsunuz. Siyasi gündemin iki ana maddesi var. Birisi, “Terörsüz Türkiye” iddiası bir diğeri de, başta CHP olmak üzere “Muhalefet belediyelerine operasyon!”

Siyasetin gündeminde hiç siz “asgari ücret, emekli maaşları, ekonomideki sıkıntılar” ile ilgili bir şeye rastlıyor musunuz? Ben rastlamıyorum. Haber portallarının birinde yer alan emekli ve memur maaş artışları ile ilgili haberin altında yer alan yorumlardan birisinde şöyle diyor, “Boş verin emekliyi falan. Biz artık bu dünyada misafir sayılırız. Misafir ne bulursa onu yer!”

Buradan da anlıyoruz ki emeklilerde yaşananlardan sonra umudunu iyice kaybetmiş, beklentisi kalmamış insanlar yığınına dönmüş. Demiyor muydu ilgili bakan, “Bizde 20 yıl prim ödeniyor 40 yıl maaş alınıyor” diye…

Tablo gerçekten iç karartıcı, can yakıcı. Emekliler de bu kadar ağır bir tablonun ardından umutlarını yitirmiş, dünyada kendilerini misafir gibi hissetmeye başlamışsa sözün bittiği yere gelmişiz demektir.